Barış İçin Akademisyenler – Almanya Derneği üyeleri ve destekçileri olarak, Gezi Davası sonucunda önümüze konulan ve aslında toplumsal muhalefete karşı rehin alma, göz dağı verme ve sindirme teşebbüsünden başka bir şey olmayan bu siyasi iktidar manevrasını görüyor ve itiraz ediyoruz.
Gezi davasında verilen hükümlerle, daha yaşanabilir bir Türkiye için yürüyen arkadaşlarımız Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi, muhalefetin diğer unsurlarıyla beraber rehin alınmıştır. Bu yolla, kendisine biçilen sınırları kabul etmeyen toplumsal kesimlere göz dağı vermek, bir arada yaşama iradesine dair sesleri susturmak hedeflenmektedir. Bu kararlar bir saldırı silsilesinin parçasıdır; tek bildiği yol olan şiddetle, değişimin önüne geçeceğini zanneden egemenlerin iktidarı elinde tutma çabasıdır.
Önümüzdeki günlerde sonuçlanması beklenen ancak yürütülüş biçimiyle hukukun bütün kurallarını şimdiden ayaklar altına almış bulunan Kobane Davası da, tüm muhalif sesleri susturmak için benzer şekilde kullanılmaktadır. Mevcut iktidara biat etmeyen Kürtler de Türkler de bu tür davalarla en temel haklarından, siyaset yapma ve kendi gelecekleri üzerinde söz söyleme haklarından mahrum edilmek istenmektedir. Tüm bu sistemli zorbalık, barışın toplumsallaşması ihtimaliyle varoluşlarının tehlikeye girmesinden duyulan korkuyu gösteriyor.
Barıştan, özgürlükten, eşitlikten ve adaletten yana tereddütsüz duruşumuzdan aldığımız güçle, Türkiye’nin bir arada yaşama iradesi gösteren tüm seslerinin bir parçası olarak biz akademisyenler, bu zorbalığı reddediyoruz. Barış’ın toplumsallaşmasına, varlık hakkımıza, siyaset yapma hakkına ve temel özgürlüklere yapılan bu gözdağına, toplumu susturma ve karanlığa gömme saldırısına tüm gücümüzle itiraz ediyoruz.
Geldiğimiz coğrafyada toplumun üstüne çizilen çizgilere itiraz etme biçimine, kendine biçilen kaderi değiştirme cüretine Gezi denir. Gezi tüm renkleriyle, bir arada ve eşit olabilen, dayanışan, değişen, özgürleşen yeni Türkiye’nin kurucu enerjisidir. Gezi, özgür, mutlu, demokratik ve eşitlikçi bir dünyanın tohumudur. Gezinin iktidar nezdinde sindirilememesinin en büyük sebebi de budur. Sindirilemez çünkü onlar da biliyorlar yakıp yıksalar da değiştiremeyeceklerini: Fikir çoktan yoluna çıkmış, tohum çoktan filiz vermiştir. Gezi, geçmişimiz değil yol haritamızdır. Gezi, geleceğimizdir. Geziye sahip çıkıyor, mücadeleye devam etme sözümüzü bir kez daha yineliyoruz.
Gelecek biziz, Gelecek #Gezi’dir.