Barış için Akademisyenler – Almanya olarak barışçıl bir çözüm talebiyle seslerini yükselten tüm akademisyenlerle dayanışma içindeyiz.
7 Ekim 2023’ten beri İsrail-Filistin bölgesinde yaşanan gelişmeleri büyük bir üzüntü ve endişe ile takip ediyoruz. 7 Ekim’de Hamas tarafından gerçekleştirilen korkunç saldırı yalnızca İsrail halkını değil tüm dünya halklarını derinden sarstı. İsrail devleti, bu olayın ardından, uluslararası hukuka aykırı olarak uzun zamandır kuşatma altında tuttuğu Gazze’yi şiddetli bir biçimde hedef alan geniş bir operasyon başlattı. Halen devam eden bu süreçte Filistinli sivillerin yoğun yaşadığı bölgelerin İsrail tarafından ayrım gözetmeksizin bombalanarak bütün halkın topluca cezalandırıldığı görülüyor. Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 7 Ekim’den bu yana 10 binden fazla Filistinli sivil bombalarla öldürüldü. Fakat ne yazık ki İsrail devletinin, hastaneleri, okulları, mülteci kamplarını ve yoğun nüfuslu yerleşim merkezlerini bombaladığına yönelik iddia ve kanıtlar uluslararası kamuoyunda gereken tepkiyi uyandırmıyor.
Aksine özellikle Almanya’da, İsrail hükümetine yönelik neredeyse koşulsuz bir destek olduğunu gözlemliyoruz. Bu gözlemimiz sadece politikacıları, bürokratları değil entelektüel çevreleri, hak
savunucularını ve bilim insanlarını da kapsıyor. Meslekleri gereği entelektüel ve duygusal kolaycılığa kaçmaması beklenen bilim insanlarının silahlı güce sahip bir otoriteye koşulsuz destek vermesi kendi başına sorgulanması gereken bir durumken, bu gücün 30 gündür aralıksız doğayı ve yaşam alanlarını yok edip, sivil hayatlara ve geleceği inşaa edecek binlerce çocuğun canına mal olmasının neredeyse hiç tepki uyandırmaması bizi derinden üzüyor.
Evrensel İnsan Hak ve Özgürlüklerini, uluslararası hukukun temel kurallarını esas alması gereken uluslararası kamuoyunun meseleye çok yönlü bakması, sivil can kayıplarına yol açan saldırıların her durumda karşısında durması gerekir. İsrail devletinin politika ve eylemlerine ya da yürütmekte oldugu savaşa karşı çıkmak anti-semitizmle eşdeğer değildir, tıpkı Filistin halkının bombalanmasına karşı çıkmanın Hamas’a destek anlamına gelmediği gibi. Biz bilim insanları ve entelektüeller olarak barışın, adaletin ve özgür bir yaşamın inşasına katkı sunmaktan sorumluyuz. Bu nedenle, hem Hamas tarafından esir alınan İsrailli rehinelerin hem de Gazze halkının yaşam hakkını savunmak zorundayız. Ancak bu şekilde iki toplum arasındaki barış umudunun tümden yok olmamasına katkıda bulunabiliriz. Tam da bu yüzden, yaşanan travmaların çözümünün daha fazla insan öldürmek olmadığını haykıran, barışçıl bir çözüm talebiyle seslerini yükselten İsrail ve Filistinli akademisyenlerle dayanışma içindeyiz ve onlara yönelik baskı ve sindirme girişimlerini kınıyoruz. Umuyoruz ki barışın sesini hep birlikte yükseltebiliriz!
Barış için Akademisyenler – Almanya