TE-RÖ-RÖ hamasetiyle bir halkın mücadelesini bastıramazsınız,
TE-RÖ-RÖ hamasetiyle barış mücadelesini durduramazsınız,
TE-RÖ-RÖ hamasetiyle insan hakları mücadelesi veren insanları susturamazsınız,
TE-RÖ-RÖ hamasetiyle hukuk dışı, ahlak dışı, demokrasi dışı uygulamalarınızı meşrulaştıramazsınız,
TE-RÖ-RÖ hamasetiyle insanların siyaset yapma hakkını engelleyemezsiniz,
TE-RÖ-RÖ hamasetiyle kimseyi korkutamazsınız!
Türkiye’de AKP-MHP ittifakı kendi faşizan uygulamalarının üstünü tüm dünya gericiliğin ortak imalatı TE-RÖ-RÖ şalıyla örtmek istiyor. Her türlü muhalefeti susturmanın ve sindirmenin aracı olarak bu şalı kullanıyor. Gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, sanatçılar, insan hakları savunucuları, öğrenciler, kadınlar, demokratik kuruluşlar ve hatta siyasi partiler tanımı ve içeriği kendinden menkul bir terör kavramının arkasına sığınılarak işlerinden ediliyor, gözaltına alınıyor, hapsediliyor, kapatılıyor.
AKP-MHP rejimi hiçbirini çözemediği sosyal, siyasal, ekonomik sorunlarını TE-RÖ-RÖ adını verdiği bir halının altına süpürmeye çalışıyor. Demokratik usullerle yönetemediği toplumu en küçük hücresine kadar kontrol altında tutabilmek için Osmanlı’dan kalma otoriter-despotik yönetim tarzını en uç noktasına kadar kanırtıyor. Her geçen gün demokrasi ve hukukun elde kalan son kırıntılarından birkaçını daha ortadan kaldırıyor. Başka türlü yönetemediği ve yönetemeyeceğini de anladığı için Türkiye’yi her geçen gün faşizme biraz daha yaklaştırıyor.
17 Mart’ta bu yönde iki önemli adım daha attı.
Yıllardır Kürt sorununda çözümün değil de sorunun bir parçası, hatta merkezi olan AKP-MHP iktidarı, aynı gün içinde insan hakları alanında TBMM’nin en duyarlı ve çalışkan üyesi olan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğini hukuk tanımaz bir keyfiyetle düşürürken, aynı gün içinde aynı keyfiyetle HDP’nin kapatılması için de düğmeye bastı.
Halkların Demokratik Partisi yüzde 13’ün üzerinde oy almış bir Türkiye partisidir. Bugün Türkiye’de demokrasi ve barış mücadelesi veren güçlerin en önemli araçlarından biridir. On yıllardır Kürt sorununun eşitlik temelinde çözülmesi için mücadele eden bir geleneğin son halkası olarak kendisinden önceki partiler gibi kapatılmak istenmektedir. Amaç sadece bir partinin kapatılması değil, barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin kolsuz-kanatsız, dilsiz bırakılmasıdır. Kürtlerin eşitlik mücadelesi sonsuza kadar susturulmak istenmektedir. İçinde çok sayıda Barış Akademisyeninin olduğu yüzlerce insana siyaset yasağı getirilmek istenmesi de bunun en iyi kanıtıdır.
Sayın Gergerlioğlu ise ömrünü, bir hekim olarak insanların biyolojik sağlığına, sosyal ve siyasal yaşamını da insan hakları mücadelesine vakfetmiş bir güzel insandır. Faili belli insan kaçırmalardan, cezaevlerindeki çıplak aramalara, KHK ile işlerinden aşlarından edilen insanların hak mücadelesinden Cumartesi annelerine, belediyelerine kayyım atanan Kürtlerden üniversitelerine kayyım atanan Boğaziçi üniversitelilere kadar hakkı yenmiş, hukuku çiğnenmiş bütün insanların önce dostudur, sonra vekilidir.
Ne bütün Türkiye için barış ve demokrasi talep eden milyonların partisi olan HDP’yi, ne de Kürt, Türk, Arap, Alevi, Sünni ayırt etmeden tüm mazlumların savunucusu olan Gergerlioğlu’nu TE-RÖ-RÖ suçlamasıyla susturamazsınız. Kurmak istediğiniz faşizan rejime boyun eğmeyen milyonları bu bayatlamış hamaset edebiyatıyla korkutamazsınız.
Biz Barış İçin akademisyenler geçmişte işlediğiniz suçlara ortak olmadık, bundan sonrakilere de olmayacağız.
Mücadelemiz barış ve demokrasi kazanana kadar; ekmek, gül ve hürriyet günleri gelene kadar devam edecek.
19.03.2021, Berlin
Barış İçin Akademisyenler-Almanya